Scuvol Blog

Kullanıcı gözünden online pazarlama'ya bakış

Türkiye‘de medya tarafından Facebook, Twitter, widget, RSS vs. kullanımı

Ilk basta bunu demem gerekiyor, Türkiye medyasi Web 2.0 cok hizli sekilde adapte oldu. Teknolojin hep biraz gec geldiyi bir ülkede bu kez hatta baska gelismis ülkelerin önüne gecmis oldugumuzu inaniyorum. Türkiye‘nin teknik ve yenilikci meraki burada büyük bir avantaj.

İlk başta bunu demem gerekiyor, Türkiye medyası Web 2.0 çok hızlı şekilde adapte oldu. Teknolojinin hep biraz geç geldiyi bir ülke de bu kez hatta başka gelişmiş ülkelerin önüne geçmiş olduğumuzu inanıyorum. Türkiye‘nin teknik ve yenilikci merakı burada büyük bir avantaj.

Ben şahsen
Hürriyet, Milliyet ve NTVmsnbc.com RSS‘leri ne abone oldum, Hürriyet‘in widget’i ni yükledim. Facebook, Xing, Linkedin gibi platformlarda grupları olan MediaCat ve Marketing Türkiye‘ye üye oldum. Ayni zamanda Almanya‘da bulunan sitelerin de RSS‘lerine abone oldum, widget’leri ni yükledim. Bunun için kıyaslamakta fazla zorluk çekmiyorum. İki tarafında iyi ve zayıf noktalarını görebiliyorum.

Türk medyasını ele aldığımızda mainstream olan Hürriyet vs. bakarsak RSS ve widget haberlerinde ayni seyi izliyebiliriz. Haberlerin başlık ve özetler yerine sadece bir cümlenin başı yayınlanıyor burada ve sonra „...“ geliyor, devamı için tıklamak gerekiyor. Sadece başlık içeren RSS bile var aralarında. Maksat burada okuyucu bilgilendirmek değil, sitenin ziyaret edilmesi isteniliyor. Tabi ki bunu kim istemez. Ama böyle ucuz yollar ile başarıya ulaşılmaz. İnsanlar zaten ilgilendiyi haberleri okuyacak. İster özet olsun ister özet olmasın, hatta ilginç bir özet ile ilgilenmediyi haberi bile okuyabilir, değil mi?? RSS de aynı zamanda gelen haber sayısı da önemli. Hürriyet ve Milliyet RSS’ler 3-4 gün içinde 300-400 haberi buldu. Bunları kim ne zaman okuyacak?! Coğunlukla sadece başlık içeren ve sıfır bilgi veren RSS-feed insanı bombalıyor. Sonunda ikisini de sildim ve artık kullanmıyorum, çünkü beni ilgilendiren konuları bu kadar haber arasında bulmak neredeyse imkansız. Olanların da özetleri zaten bulunmuyor. Hürriyet widget henüz duruyor, çünkü burada gerçekten bir alternatif bulunmuyor. Baska bir Türk kurulus henüz bu aracı kullanmiyor nedense.

NTVmsnbc.com‘un RSS‘i biraz daha olgun. Haber özetleri daha iyi ama bazen Hürriyet ve Milliyet‘e andırıyor. Burada belli ki, bir kişiden fazla burada RSS‘leri yazıyor.

Alman RSS ve widget‘ler burada daha farklılar. Bazı haber özetleri 3-4 satır uzunluğunda ve bunu okumak yetiyor hatta. Detayları bilmek isteyen tıklıyor ve karşısında çıkan uzun haberi sonuna kadar okuyor. Almanya‘nın reklamcılar derneğin RSS‘i hatta tüm haberi, resimleri dahil, gönderiyor. Site ziyaretine hiç gerek yok. Sonunda burada hizmet ve bilgi vermek söz konusu değil mi?? Sadık bir okuyucu zaten siteye giriyor hergün. Yayıncıların haberlerini ve reklamlarını görüyor ve böylece medya kurulusu da kazanıyor. Ama kim nerede, ne yaptı, ne oldu, kimler nereye gitti gibi sorular sadece ucuz bir reklam kokusu veriyor insana. RSS ve widget üzerinden gelen okuyucular sitelerde ne kadar kalıp gezdiklerini araştırmak gerekiyor ama muhtemelen normal ziyaretcilerden daha azdır.

Uzmanlığımı ilgilendiren iki medya yayını var, MediaCat ve Marketing Türkiye. MediaCat‘in maalesef RSS-Feed‘i bulunmuyor (bir kac hafta önce bunu MediaCat xing-grubunda sordum, henüz kimse cevap vermedi). Bunun dışında ikisi de Twitter ve Facebook üzerinden okuyucularına ulaşıyor. Yine bunu söylemem gerekiyor ki, Marketing Türkiye‘nin RSS‘i Hürriyet vs. gibi düzenleniyor ve sadece sorular soruyor: „Geçtiğimiz yıl Microsoft CEO'su Steve Ballmer'a verilen Cannes yılın medya insanı ödülü bu yıl kime verildi?“, „1 İletişim, portföyüne yeni bir müşteri ekledi. ...“, „Rixos Hotels iletişim danışmanlığı hizmeti almak için hangi ajansla anlaştı?...“ Hangi ajansla ile anlaştığını yazmak çok mu zor? Konu ile ilgilenen kişi zaten tüm haberi okuyacak. Pazarlama ile ilgilenen bir kuruluş için bence bu çok zayıf bir yöntem okuyucu kazanmak ve daha önemlisi bunların sadık kalmasını sağlamak için.

Iki yayında Twitter ve Facebook kullanıyor. Marketing Türkiye genelde burada da RSS‘de yazdıklarının bazen birebir aynısını burada yayınlıyor ama yeni birşey eklemiyor. Bunun için Marketing Türkiye‘yi tüm kanallardan takip etmeye gerek kalmıyor. Twitter‘da MediaCat gerçekten daha başarılı, sadece izleyenleri kıyaslayınca Marketing Türkiye‘nin nerdeyese 3 katı. Çünkü 140 karakter içinde değerli bilgiler veriyor, ama sonunda oda kendi sitesine yönlendiriyor.

Iki kurulusun Facebook yazıları genel de yayın tarihler sırasında yoğunlaşıyor ve dergilerin içeriklerinden basediyor. Röportajın devamı için dergiyi almak gerekiyor. Dijital bir dünyada gezinen ve bilgi topluyan bir kişi neden kağıta basılı bir dergi alsın ki? Gelişmiş ülkelerde bunu görüyoruz ki internet ile tiraj artırmak mümkün değildir ve uzun vade de basılı medya zaten kayıp olacak.

Bunlara esdeğer olan Alman
W&V dergisinin iki tane Twitter hesabı var. Birisi güncel haberler yayınlarken ötekisi en yeni kampanyaları yorumluyor. Bir derginin birden fazla Twitter hesabının olması çok mantıklı ve iyi bir fikir. Konulara veya dergi bölümlerine göre hesaplar açılabilir. Ayrıca yayınlanan Twitter haberleri de günde sadece bir kac tane. Fazla tweet etmenin takipçileri yorulması ve sinirlerini bozmasına yol açabilir. En son aşamada ciddiyet kayıp oluyor ve takipçi kayıbına uğratıyor. Bazı kişiler haftada bir veya iki yorum yazarken, başkaları günde 20, 30 veya daha faza tweet yazıyor. Biliyorsunuz, çok konusanın lafları genelde bos lafdır ve ciddiye alınmaz.

Bunların hepsini özetlersek:

Türk medyasının internetin sunduğu çeşitli araçlarını kullandığı çok iyi birşey. Haberler ve bilgiler çok kanaldan yayınlanıyor ve daha çok insana farklı yoldan ulaşıyor. Bu araçlar daha yeni sayılır, kullanımı ve yayılması Türkiye‘de daha yeni başlıyor sanırım. Bunun için coğunlukla bunlar daha çok oyuncak veya bir ekstra gibi gözüküyor. Pek fazla ciddiyet gösterilirmiyor. Her yayın alanında sürekli sitelere yönlendirmek de bu sebepten kaynaklanıyor. Web 2.0‘nın ama amacı interaktif olmaktır, yani yayınlara tepki verebilmektir ve yorumlamaktır, okuyucu aktif bir rol alıyor ve yayıncı ile dialoga giriyor. Yayıncı (ister medya, ister başka bir sirket) ama bir kişi değil ise ve kurumsal hareketleri varsa, bundan çekinir ve ilgilenmez. Neden?? Çünkü reklam kokan bir sey ile kiymetli zamanını harcamak istemiyor. Yayın inandırıcılığını kayıp ediyor ve sonunda bir satış görüşmesine dönüyor. Fikir alışverişi, bilgi edinme ve yorumlara pek izin verilmiyor, cevaplanmiyor.

Bu „ekstra“ araçlar zaten üretilen içeriklere yönlendirmesi çok hoş. Ama özetler bazen yeterli olması gerekiyor kaliteli bir RSS veza tweet yayınlanıyorsa. Sadık bir okuyucu kitleye ulaşmak için ve kusursuz hizmet hedefleniyor ise bunlar çok önemli.

Ben bu konularda cok umutluyum, Türkiye daha gelişiyor bu konuda ve artık olgunlaşıyor. Audio- ve Video-podcastların da yayılmasını merakla bekliyorum. Neden bir Marketing Türkiye‘nin, Hürriyet‘in veya başka bir yayıncı haftalık programı podcast olarak (video) yayınlanmıyor. Üretimi hesaplı, reklam ile finanse edilebilir ve hep www‘de bulunabilecektir.

Bir yayıncı olarak lütfen okuyucularınızı daha çok düşünün. Onlar sizden ne bekliyor? Ne duyumak istiyor? Nasıl davranmanızi bekliyor? Ne tür bir ilişki istiyor ve nasıl sizin ile irtibata geçmek istiyor?

İyi yayınlar.
blog comments powered by Disqus
Scuvol Blog